Kambiyo Mevzuatında Türkiye’de Yerleşik Kişi Kavramı
Kambiyo Mevzuatında Türkiye’de Yerleşik Kişi Kavramı
Dr. Celal Çelik, Yeminli Mali Müşavir, Ecovis Değer
Güncelleme Tarihi: 25 Ekim 2018
Kambiyo mevzuatında, Türkiye’de yerleşik kişiler arasında, dövizli sözleşme ve ödeme yapmaya dönük kısıtlamalar vardır.
(Bu konuda sitemizdeki yazılara bakılabilir.) Bu nedenle, Kambiyo mevzuatı yönünden Türkiye’de yerleşik kişi kavramının önemi artmıştır.
32 sayılı Karar’da Yapılan Tanımlama
Türkiye’de yerleşik kişi ve dışarıda yerleşik kişi kavramları, kambiyo mevzuatı uygulaması bakımından çok önemlidir. Bu kavramlar, Kambiyo mevzuatı’nın temel düzenlemesi olan 32 sayılı Kararın 2/b ve 2/c maddelerinde Türkiye’de yerleşik kişiler aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
“b) Türkiye’de yerleşik kişiler: Yurtdışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları dahil Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek ve tüzel kişileri,[1]
c) Dışarıda yerleşik kişiler: Türkiye’de yerleşik sayılmayan gerçek ve tüzel kişileri,”
32 sayılı Karar’da tanımlamalar yer almakla birlikte, kavramların ne anlama geldiği Tebliğlerde detaylı bir şekilde açıklanmamıştır. Konuyu diğer mevzuattaki tanımlara bakmakta yarar bulunmaktadır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliğinde Yapılan Açıklama
6 Ekim 2018 günkü Resmi Gazete’de yayınlanan 2018-32/51 numaralı Genel Tebliği ile, 2018-32/34 nolu Tebliğin 8’nci maddesi yeniden düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme sırasında, Türkiye’de yerleşik kişi kavramında değişiklik yapılmıştır.
Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışındaki; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile doğrudan ya da dolaylı olarak sahipliklerinde bulunan şirketler 32 sayılı Karar’ın 4 üncü maddesinin (g) bendi uygulaması kapsamında Türkiye’de yerleşik olarak değerlendirilir. (Tebliğ Md. 8/20)
Öte yandan, aynı Tebliğ’de tersi durumda olan kişilerin, Türkiye’de yerleşik sayılıp sayılmayacağı net olarak açıklanmamıştır. Sadece Tebliğin 8’nci maddesinin 16’ncı bendinde “dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; YABANCI şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgelerde yer alan şirketler taraf olduğu şirketler,” iş ve hizmet sözleşmelerini imzalamaları anlamında Türkiye’de yerleşik olmayan kişi gibi kabul edilmiştir. Bu kişilerin, iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür. (Tebliğ Md. 8/16)
Öte yandan, Hazine ve Ekonomi Bakanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan, Sık Sorulan Sorular ile ilgili olarak aşağıda vermiş olduğu yanıt, dışarıda yerleşik şirketlerin Türkiye’de bulunan şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu ve yüzde elli üstünde payları olan oraklıklar ile serbest bölgelerde bulunan şirketler, Türkiye’de yerleşik kişi olarak kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Sık Sorulan Sorularla ilgili yazımız için tıklayınız.
Konıyla ilgili soru ve yanıt aşağıdaki gibidir.
“16. Tebliğ’in 8 inci maddesinin on altıncı fıkrası kapsamında yer alan, dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin her türlü sözleşmeyi döviz veya dövize endeksli olarak yapabilmesi mümkün müdür?
Hayır. Yalnızca iş ve hizmet sözleşmelerini yapmaları mümkündür.”
T.C. Merkez Bankası Sermaye Hareketleri Genelge’sinde Yerleşik Kişi
32 sayılı Karar ile 2008-32/34 no’lu Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğin 16’ncı maddesi uyarınca T.C. Merkez Bankası tarafından Sermaye Hareketleri Genelgesi yayınlanmıştır. Söz konusu Genelge, Tebliğ hükmündedir. (Tebliğ md.16). Kambiyo mevzuatı yönünden Tebliğ hükmünde kabul edilen, T.C. Merkez Bankası Sermaye Hareketleri Genelge’sinin 18’nci maddesinde Türkiye’de yerleşik kişi aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
“Yerleşik kişiler tanımı
MADDE 18 – (1) 32 sayılı Kararın 2 nci maddesinin (b) bendinde yer alan tanım kapsamına giren kişiler bu Genelge kapsamında Türkiye’de yerleşik kişi olarak kabul edilir.
(2) 32 sayılı Kararın 2 nci maddesinin (c) bendinde yer alan tanım kapsamına giren kişiler bu Genelge kapsamında dışarıda yerleşik kişi olarak kabul edilir.
(3) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6 ncı maddesi uyarınca serbest bölgeler kambiyo mevzuatının uygulanması bakımından Türkiye Gümrük Bölgesi dışında kabul edildiklerinden, serbest bölgede yerleşik firmalar bu Genelge kapsamında yurt dışında yerleşik kişi olarak kabul edilir.”
T.C. Merkez Bankası Sermaye Hareketleri Genelgesi’nde Yapılan bu tanım 2008-32/34 no’lu Tebliğin 18’nci maddesi uyarınca, kambiyo mevzuatında geçerli bir tanım olarak kabul edilmelidir.
Ancak, dövizli yapılabilecek sözleşmeleri düzenleyen 2008/32-34 nolu sözleşmenin 8/20’nci maddesinde serbest bölgede bulunan şirketler Türkiye’de yerleşik kabul edilmişken, Tebliğ hükmünde sayılan TCMB Sermaye Hareketleri Genelge’sindeki tanımın çelişmesi anlaşılabilir bir durum değildir.
Türk Medeni Kanunu’na göre Türkiye’de Yerleşme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun da atıf yaptığı, temel kanun niteliğindeki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yerleşim yerini (ikametgah) düzenleyen maddeleri aşağıdaki gibidir.
“V. Yerleşim yeri
- Tanım
Madde 19- Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.
- Yerleşim yerinin değiştirilmesi ve oturma yeri
Madde 20- Bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır.
Önceki yerleşim yeri belli olmayan veya yabancı ülkedeki yerleşim yerini bıraktığı hâlde Türkiye’de henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin hâlen oturduğu yer, yerleşim yeri sayılır.
- Yasal yerleşim yeri
Madde 21- Velâyet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hâllerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır.
Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir.
- Kurumlarda bulunma
Madde 22- Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz.”
Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği’nde Yerleşim Yeri
4590 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 3/1-ee maddesinde, yerleşim yeri kavramı aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
“Tanımlar
MADDE 3- (1) Bu Kanunda geçen;
..
Yerleşim yeri adresi: Sürekli kalma niyetiyle oturulan yeri,”
4590 sayılı Kanunun yürürlüğünü düzenlemek amacıyla, Bakanlar Kurulu’nca yayınlanan “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği”nde[2] Türk Vatandaşlarının ve Türkiye’de herhangi bir amaçla, en az altı ay süreli yabancılara mahsus ikamet tezkeresi alan yabancıların “yerleşim yeri” ve diğer adres bilgilerinin tutulmasında ilişkin usul ve esaslar, düzenlenmiştir.
“Yerleşim yeri ve diğer adres
MADDE 9 – (1) Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Kişinin aynı anda birden çok yerleşim yeri adresi olamaz.
(2) Yerleşim yeri dışında kalan ve geçici süre ile oturulan yazlık, kışlık, ikinci veya üçüncü gibi konutlar da kişinin talebi halinde diğer adres olarak tutulur.”
Yönetmelik metnine ulaşmak için tıklayınız.
Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği
Vergi Mevzuatına Göre Türkiye’de Yerleşme Kavramı
Gelir Vergisi Kanunu’nda Türkiye’de Yerleşme
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 4’ncü maddesinde, Türkiye’de yerleşme kavramı açıklanmış, 5’nci maddesinde ise istisnaları düzenlenmiştir. Madde metinleri aşağıdaki gibidir.
“ Türkiye’de yerleşme:
Madde 4 – Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:
- İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah,Kanunu Medeninin 19 uncu ve mütaakıp maddelerinde yazılı olan yerlerdir);
- Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)
Yerleşme sayılmıyan haller:
Madde 5 – Aşağıda yazılı yabancılar memlekette altı aydan fazla kalsalar dahi, Türkiye’de yerleşmiş sayılmazlar:
- Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye’ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benziyen diğer kimselerle tahsil veya tedavi veya istirahat veya seyahat maksadiyle gelenler;
- Tutukluk, hükümlülük veya hastalık gibi elde olmıyan sebeplerle Türkiye’de alıkonulmuş veya kalmış olanlar.
Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden Yurt Dışında Yerleşik Olma
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/i maddesinde yabancılara gayrimenkul satışına dönük bir istisna düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenleme ile konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak Türkiye’ye getirilmek kaydıyla, Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye’de olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye’de kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimleri KDV’den istisnadır. (KDVK. Md. 13/i’ nci maddesi 6824 sayılı Kanunun 7. bendi ile değişik )
Söz konusu düzenleme uyarınca, Gelir Vergisi Kanunu’na atıf yapılarak yurt dışı yerleşik Türk Vatandaşları tanımlanmış olmaktadır.
KDVK md.13/i istisna uygulamasını açıklayan KDV Uygulama Genel Tebliğinin II/B-12.1.3.c[3] bölümünde, “Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye’de kazanç elde etmeyen kurumlar bu istisnadan faydalanabilir” belirtilmek suretiyle, bu Şirketlerin Türkiye’de yerleşik kişi sayılmadığı kabul edilmiştir.
Bu tanımlama kabul edildiği takdirde, yabancı şirketlerin Türkiye’de bulunan şubeleri, kambiyo mevzuatı yönünden Türkiye’de yerleşik kişi kabul edilirken, İrtibat büroları Türkiye’de yerleşik kişi olarak değerlendirilmeyecektir.

Değerlendirme ve Sonuç
Uygulanacak Mevzuatın Değerlendirmesi
Türkiye’de yerleşik kişiler arasında, dövizli sözleşme ve ödeme yapmaya dönük kısıtlamalar vardır. (Bu konuda sitemizdeki yazılara bakılabilir.) Bu nedenle, Kambiyo mevzuatı yönünden Türkiye’de yerleşik kişi kavramının önemi artmıştır.
Düşüncemize göre, kambiyo mevzuatı için Türkiye’de yerleşme kavramını ele alırken aşağıdaki sıralamaya uygun hareket etmek uygun olacaktır.
- 32 sayılı Karar düzenlemesi
- Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliğleri
- T.C. Merkez Bankası Sermaye Hareketleri Genelgesi
- Türk Medeni Kanunu
- Nüfus Hizmetleri Kanunu
- Gelir Vergisi Kanunu
- Katma Değer Vergisi Kanunu
Gerçek Kişiler Yönünden Türkiye’de Yerleşme
Yazımızın önceki bölümünde, farklı mevzuatlarda yapılan Türkiye’de yerleşik kişi ve Türkiye’de yerleşme kavramlarına yer verilmiştir.
Düşüncemize göre, yukarıda yapılan yasal açıklamalar çerçevesinde aşağıdaki gerçek kişiler, Türkiye’de yerleşik kişi olarak aşağıdaki kişiler kabul edilmelidir.
- Fiilen Türkiye’de yaşayan, Türkiye’de yerleşim yeri olan Türkiye uyrukluğundaki gerçek kişiler,
- Yurt dışında fiilen çalışan işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşı olup Türkiye’de kanuni yerleşim yeri olan gerçek kişiler,
- Türkiye’de yasal yerleşim yeri olan yabancılar,
Yasal ikametgahı yurt dışında olan, Türk vatandaşları, Türkiye’de yerleşik sayılmayacaktır. Bu kişiler, yurt dışı yerleşik kabul edilmelidir.
Tüzel Kişiler Yönünden Türkiye’de Yerleşme
Konuyu tüzel kişiler açısından ele aldığımızda, aşağıdaki tüzel kişiler, Türkiye’de yerleşik sayılırlar.
- Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan merkezi Türkiye’de bulunan şirketler (serbest bölgede kurulanlar hariç)
- Yabancıların TTK hükümlerine göre Türkiye’de kurmuş oldukları şirketler ve şubeler,
- Türk Medeni Kanunu’na göre kurulmuş olan Dernek ve Vakıflar,
- Herhangi bir özel kanunla Türkiye içerisinde kurulmuş olan tüzel kişiler,
- Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışındaki; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile doğrudan ya da dolaylı olarak sahipliklerinde bulunan şirketler
Merkezi yurt dışında bulunan şirketlerin Türkiye’de bulunan şubeleri Türkiye’de yerleşik kişi sayılır mı?
Yabancı Şirketlerin Türkiye’de olan şubelerinin, şantiyelerinin ve irtibat bürolarının, hukuken merkezden ayrı bir tüzel kişilikleri yoktur. Kanımızca, Türkiye şubesi nam ve hesabına yapılan işlemlerin, Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerekir. Böylece, bu şubelerin Türkiye’de yerleşik kişilerle örneğin şirketler yapmış oldukları işlemlerde, kambiyo mevzuatı kısıtlamalarına uyulacaktır. Aksi halde, benzer durumdaki Türk Şirketleriyle rekabet eşitsizliği yaşarlar.
Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayınlanan 2018-32/34 nolu Tebliğin 8/16’ncı maddesinde yer alan düzenleme aşağıdaki gibidir.
“(16) Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.”
Yukarıda yapılan düzenleme, yabancı şirketlerin Türkiye şubelerinin Türkiye’de yerleşik olup olmamaları konusunda tam bir açıklama yapmamaktadır. Ancak Bakanlığın sık sorulan sorularda verdiği görüşler çerçevesinde, bu şubeler Türkiye’de yerleşik kabul edilmektedir.
Türkiye’deki irtibat büroları
Ayrıca irtibat bürolarının kambiyo mevzuatı anlamında Türkiye’de yerleşik kabul edilmeleri veya edilmemeleri konusu da tartışmalıdır. Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan ve yukarıda yer verilen KDV Uygulama Genel Tebliği düzenlemesi çerçevesinde, İrtibat Büroları Türkiye’den gelir elde etmedikleri için, kambiyo mevzuatı yönünden Türkiye’de yerleşik kişi olarak değerlendirilmemelidir. Ancak, Hazine ve Maliye Bakanlığı bu büroları Türkiye’de yerleşik kabul etmektedir.
Serbest bölgelerde bulunan şubeler
Serbest bölgeler, kambiyo mevzuatı uygulaması bakımından Türkiye Gümrük Bölgesi dışında kabul edilir. (Serbest Bölgeler Kanunu md.6). Bu nedenle, serbest bölgelerde bulunan şirketler, kambiyo mevzuatı uygulamasında Türkiye’de yerleşik kişi sayılmazlar. Düşüncemize göre, Türkiye’de yerleşik şirketlerin serbest bölgede faaliyet gösteren şubeleri de, kambiyo mevzuatının uygulanması anlamında, yurt dışı yerleşik kişi olarak kabul edilmelidir. Ancak, yukarıda yer verilen 2008/32-34 nolu Tebliğ’in 8/16’ncı maddesi çerçevesinde “zımnen” Türkiye’de yerleşik kabul edilmiştir.
Yurt dışında bulunan şube, irtibat büroları ve şirketler
TCMB Sermaye hareketleri genelgesine göre, bankaların yurt dışı şubeleri, yurt dışı yerleşik kişi kabul edilmektedir. Bunun sonucunda, yurt dışı şubeler tarafından, Türkiye’de yerleşik kişilere kullandırılan krediler, yurt dışından kullanılan kredi gibi nitelendirilmektedir. (Sermaye Hareketleri Genelgesi md.29/4).
Öte yandan, 2018-32/34 nolu Tebliğin 8/20’nci maddesi aşağıdaki gibidir.
“(20) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışındaki; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile doğrudan ya da dolaylı olarak sahipliklerinde bulunan şirketler Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendi uygulaması kapsamında Türkiye’de yerleşik olarak değerlendirilir.”
Yukarıdaki düzenleme çerçevesinde, yurt dışı şubeler, 32 sayılı Kararın 4/g maddesi uygulaması çerçevesinde Türkiye’de yerleşik kişi olarak kabul edilmektedir. Düşüncemize göre, söz konusu Tebliğ yorumu hatalıdır ve yurt dışında yerleşik olan şubeler, kambiyo mevzuatı uygulaması yönünden yurt dışı yerleşik kişi olarak kabul edilmelidir.
Dr. Celal Çelik, Yeminli Mali Müşavir, Ecovis Değer A.Ş. Ortağı
Yazı tarihi: 28/09/2018
Güncelleme Tarihi: 22/10/2018
© Copyright. Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek kullanılabilir.
DİPNOTLAR
[1] (Değişik: 2006/11472- 30.12.2006 / m.1)
[2] 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa dayanılarak hazırlanan yönetmelik, 23/11/2006 tarih ve 2006/11320 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmış ve 15/12/2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
[3] KDV Uygulama Genel Tebliğinde söz konusu değişiklik, KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 12) ile yapılmış olup, söz konusu Tebliği 05/05/2017 tarih ve 30057 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
[4] 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14’ncü maddesinde yer alan istisna düzenlemesi aşağıdaki gibidir.
“Ücretlerde:
Madde 23 – (Değişik: 24/12/1980-2361/17 md.) Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisinden istisna edilmiştir.
…
(Mülga: 9/4/2003-4842/37 md.; Yeniden düzenleme: 30/7/2003-4962/5 md.; Değişik: 15/7/2016-6728/12 md.) a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;
b) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde münhasıran merkezin faaliyet izni kapsamında istihdam ettikleri hizmet erbabına Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;
..”