Türkiye’de Kambiyo Mevzuatındaki Gelişmeler

Türkiye’de Kambiyo Mevzuatındaki Gelişmeler

Kambiyo mevzuatı, yabancı para ile ödeme ve yurt dışına transferleri düzenleyen kuralları içeren hukuk dalıdır.[1] 1930 tarih ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun (TPKKHK) ve buna bağlı olarak çıkarılan kararlarda 1980’li yıllara kadar, yabancı paraların Türkiye içerisinde tedavülü ve yabancı paralarla borçlanmalar çok sert kurallara ve kayıtlara tabi tutulmuştu. Kambiyo mevzuatındaki kısıtlayıcı düzenlemeler, Türk Borçlar Hukukunda ve öğretisinde yabancı paralı işlemler konusu detaylı olarak ele alınmasına ve yargı kararları oluşmasına engel olmuştur.[2] Öte yandan 1980’li yıllarda ülkemizde liberalleşme eğilimlerinin artması ve kambiyo mevzuatında yapılan değişiklikler, borcun yabancı para ile belirlenmesine imkân sağlanmış ve yabancı parasıyla yapılan işlemler konusu, Türk Borçlar Hukukunda ve İcra İflas Hukukunda önem kazanmaya başlanmıştır.[3]

1962 – 1983 yılları arasında yürürlükte bulunan, 17 sayılı Kararda yabancı paralarla yapılan sözleşmelere ilişkin kısıtlayıcı hükümler bulunmaktadır. Söz konusu kısıtlamalar karşısında, Türkiye’de yabancı para cinsinden bir sözleşme yapılması halinde, yabancı paranın aynen ödenmesi koşulu olsa bile, bu sözleşme “döviz değer kaydı” taşıyan Türk Lirası bir sözleşme gibi niteleniyordu. Bu nedenle vade tarihindeki döviz kuru esas alınarak, dövizli borcun Türk Lirası olarak ödenmesi gerekiyordu.[4] Bu süreçte, borcunu yurt dışına döviz olarak ödeyecek ithalatçının, “İthalat İzin Belgesi” alması, “Döviz İstek Formu”nu doldurarak Maliye Bakanlığı’na başvurması, Bakanlıktan döviz tahsis izni alması ve para transferini T.C.  Merkez Bankası kanalı ile yapması zorunluydu.[5]

Kısıtlayıcı düzenlemeleri içeren 17 sayılı Karar, 1983 yılında 28 sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yabancı para ile yapılan ödeme kayıtlarının geçerliliği ilk defa 28 sayılı Kararla kabul edilmiştir.[6] Şahlanan’a göre, 28 sayılı Kararla getirilen sistemde, ülkemizde dövizle alışveriş yapılması ve yabancı para cinsinden alacaklı ve borçlu olunması tamamen serbest bırakılmış, borçların dövizli ödenmesi ve tahsil edilmesi konusunda herhangi bir hukuki engel kalmamıştır.[7]

Diğer taraftan kambiyo mevzuatı alanındaki en kapsamlı değişiklik, yaklaşık 30 yıl önce 1989 yılında çıkarılan 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kararla yapılmıştır. 32 sayılı Kararla, yurt içi işlemler, yurt dışı işlemler ile sermaye hareketlerine ilişkin olarak önceki kararlara kıyasla serbestlik tanınmıştır. 32 sayılı Karar, çeşitli değişikliklere rağmen ana hatlarıyla geçerliliğini sürdürmektedir.[8] 32 sayılı Karar’da yapılan değişiklikler daha çok serbestleştirme yönündeyken, son dönem değişiklikleri daha çok sıkılaştırma şeklindedir.

Diğer taraftan 32 sayılı Kararla kambiyo mevzuatı alanında sağlanan geniş serbestliğe rağmen, Türkiye’de yerleşik kişilerin Türkiye’de yerleşik kişilerle döviz veya dövizi temsil eden belgelerle işlem yapmaları, dövizli kredi kullanımları konularında çeşitli kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu konuda kısıtlayıcı bir düzenleme yapan T.C. Merkez Bankası genelgesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, Türkiye’de yerleşik kişilerin döviz kabul etmelerinin önünde bir engel bulunmamaktadır.[9]

Öte yandan, 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 32 sayılı Kararda yapılan değişiklikle, Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında dövizli sözleşme yapmalarına dönük yasak getirilmiş böylelikle sözleşme serbestisi ilkesi önemli ölçüde sınırlandırılmıştır.[10] Öte yandan, Kambiyo mevzuatında yapılan bu değişikliğin dışında, Türk Borçlar hukukunda, fiyatların döviz veya dövize endeksli tespit edilmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

[1] Ekşi, Nuray, “Uluslararası Ticarete İlişkin Güncel İki Sorun, Sözleşme Bedelinin Yabancı Para Olarak Ödenmesi ve Yabancı Mahkemenin Yetkisinin Tesisi,” İBD, C.72, Sayı 10-11-12, 1998. , s.866.

[2] Şahlanan, Fevzi, “Yabancı Para Borcu ve İşçi Ücretinin Yabancı Para Olarak Belirlenmesi ve Ödenmesi,” Kenan Tunçomağ’a Armağan, İÜHF Eğitim Öğretim ve Yardımlaşma Vakfı, İstanbul 1997., s.457.

[3] Şahlanan, s.457.

[4] Şahlanan, s. 459,460.

“Bu Kararnamenin 10/II nci maddesinde açıkça “Türkiye’de efektif döviz … alım satımı Maliye Bakanlığı’nca tespit edilecek esaslara tabiidir” denilmekteydi. … Bir kimse döviz tahsil etmiş ise bunu 10 gün zarfında yetkili bankalardan birine devretmek zorundaydı. Elindeki dövizi başka bir kimseye satamaz, devredemezdi. Aksi takdirde suç işlemiş olurdu. Öte yandan 17 sayılı Karara ilişkin 02.01.1967 tarihli tebliğ, döviz alımına yetkili bankalar ve müesseseler dışındaki gerçek ve tüzel kişilerin, yabancı turistler dışındaki kimselerden döviz almaları yasaklanmıştı. Bu durum karşısında 17 sayılı Karar döneminde bir borcun döviz olarak ödenmesi, olsa olsa, Türkiye’ye turist olarak gelenlerin veya yabancı uyruklu kişilerin borçlu olmaları halinde söz konusu olabiliyordu. Çok küçük bir azınlık durumunda olabilen bu kişiler dışında 17 sayılı Karar çerçevesinde Türkiye’de borcunu döviz ile ödemesi mümkün bulunmayan bir kimsenin döviz ile ifade edilen bir borç altına girmesi halinde ise, bu borcun vade tarihinin esas alınarak Türk Lirası olarak ödenmesi gerekirdi. Söz konusu durumda borçlunun efektif döviz verme ve alacaklının da efektif döviz isteme yetkisi yoktu. Borcun efektif döviz ile ödeneceği taahhüt edilmiş olsa bile, ne borçlu döviz vermeye mecbur olur ne de alacaklı ödemenin dövizle yapılmasında direnebilirdi. Ödeme ancak akitte kararlaştırılan döviz miktarı Türk Lirasına çevrilerek yapılmalıydı.”

[5] Abdullah Kiraz, “Süresinden Sonra Yurda Getirilen İhracat Bedeli Dövizlere İlişkin Olumlu Kur Farklarının Değerlemesinde Meydana Gelen Gelişmeler”, Vergi Sorunları, Sayı.205, Ekim 2005, s.89.

[6] Şahlanan, s.461.

[7] Şahlanan, s.461.

[8] 32 sayılı Karar’da değişiklik yapan Bakanlar Kurulu Kararları ve Cumhurbaşkanı Kararı’nın numaraları aşağıdaki gibidir.  89/14818, 91/1935, 93/4143, 94/6293, 97/9413, 98/12217, 99/13200, 2001/2890, 2003/5727,2004/7757, 2004/8326, 2006/10179, 2006/11472, 2008/13186, 2009/14764, 2009/15082, 2011/2382, 2015/7603, 2017/10328 ve 2018/11185 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile 52 ve 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararları.

 

[9]Nuriye Dinçeli, “Mal veya Hizmet Bedellerinin Döviz Olarak Belirlenmesi Hallerinde Oluşan Kur Farkları KDV’ye Tabidir”, Vergi Sorunları, Sayı.254, Kasım 2009, s. 51.

“Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının16 Mart 2001 tarih ve 2001/YB-8ve 04.10.2001 tarih ve 2001/YB-23 sayılı Genelgelerinde de;

“Türk Parasını Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 4/c maddesine göre Türkiye’de yerleşik kişilerin dışarıda yerleşik kişilerden Türkiye’de yapacakları işlemler nedeniyle döviz kabul etmelerinin serbest bulunduğu, bir başka deyişle Türkiye’de yerleşik kişilerin, Türkiye’de yerleşik kişilerden Türkiye’de yapacakları işlemler nedeniyle döviz kabul etmelerinin mümkün bulunmadığı” bildirilmektedir.

Ancak bu yasak hükmü kalkmamış olmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının19.11.2001 tarih ve 2001/YB-28 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Genelgesiyle uygulaması durdurulmuştur.

19.11.2001 tarih ve 2001/YB-28 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Genelgesinde; “Türkiye’de yerleşik kişilerin Türkiye’de yerleşik kişilerden Türkiye’de yapacakları işlemler nedeniyle döviz kabul etmelerinin mümkün bulunmadığı hükmü uygulamada karşılaşılması muhtemel güçlüklerin giderilmesini teminen söz konusu uygulamanın ikinci bir talimata kadar durdurulduğu” bildirilmektedir.

Dolayısıyla Türk vergi mükellefleri, düzenleyecekleri belgelerde malın bedelini döviz olarak belirlemesinin, döviz kabul etmelerinin ve dövizle ödemelerinin 19.11.2001 tarihli TC. Merkez Bankasının Genelgesiyle yolu açılmıştır.”

[10] 13.9.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, 32 sayılı Kararın 4’ncü maddesine eklenen “g” bendi düzenlemesi aşağıdaki gibidir.

“Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.”

Ayrıca, 85 sayılı CK’nın 2’nci maddesiyle 32 sayılı Karara eklenen Geçici 8’nci madde aşağıdaki gibidir.

“Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.”

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s