Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sermaye Kaybının Telafisi ve Kur Farkları

1. Türk Ticaret Kanunu Düzenlemesine Göre Sermaye Kaybının Telafisine ilişkin Genel Açıklama

 

Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesi, anonim ve limited şirketlerin, esas sermayelerini kısmen veya tamamen kaybetmeleri halinde yapması gereken işlemleri düzenlemektedir. TTK md. 376 2011 yılında yayınlanmasına rağmen, düzenlemesini açıklamak üzere Ticaret Bakanlığı tarafından ancak 2018 yılında bir Tebliğ yayınlanmıştır. Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan “6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ” mevzuattaki[1] önemli bir eksikliği gidermiş bulunmaktadır.

Öte yandan, söz konusu Tebliğ’in Geçici maddesinde yer alan hüküm uyarınca, borçların değerlemesinde oluşan kur farklarının 1 Ocak 2023 tarihine kadar geçici süreli olarak hesaplamalarda dikkate alınmasının ihtiyari olduğu vurgulanmıştır.

Bu yazımızda, söz konusu Tebliğ düzenlemesi açıklanmıştır.

TTK 376 tebliği

 

2. TTK md.376 Uyarınca Sermayenin Kısmen veya Tamamen Kaybının Hesaplanması

Son çıkarılan yıllık bilançoya göre, zararlar sebebiyle şirket sermayesinde kısmen veya tamamen kayıp olabilir. TTK 376’daki sınıflandırmaya göre, şirket sermayesinin kaybında 4 farklı durum söz konusu olabilir.

Sermaye kaybı, bir bilançoda özsermayenin nominal (ödenmiş) sermaye ile kanuni yedekler toplamına oranına göre hesaplanmaktadır. Konuyu kısaca aşağıdaki şekilde formüle edebiliriz.

 

Sermaye Kaybı Yüzdesi = Özsermaye / (Ödenmiş nominal sermaye + kanuni yedekler)

Sermaye kaybı yüzdesi negatif ise, borca batıklık durumu söz konusudur.

Özsermaye, tek düzen hesap planına göre, 500 – 599 arası bütün hesaplarda izlenen bakiyelerin toplamıdır. Başka başka ifade ile özsermaye, bir şirketin esas sermayesi, kanuni ve özel yedekleri ile cari yıl ve geçmiş yıl karları, zararlarının net toplamı olan bir kavramdır.

Örneğin, sermayesi 900.000 TL ve kanuni yedekleri 100.000 TL olan bir şirketin, yıl sonu bilançosundaki özsermaye rakamına göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesi karşısındaki durumu aşağıdaki gibidir.

Sermayenin rakamsal değeri Kapsamı Şirketin durumu
1.000.000 TL ve daha çok TTK 376 kapsamında değil Özsermeye nominal sermayeden fazla, sermayede bir kayıp yoktur.
500.000 <= özsermaye <1.000.000 TL TTK 376 kapsamında değil Şirket sermayesinn %50den daha az bir oranda kaybı söz konusudur.
333.334 <= özsermaye <= 499.999 TTK 376/1 Şirket semayesinin %50’den fazla kaybı söz konusudur.
0,01 <= özsermaye <333.334 TTK 376/2 Şirket sermayesinin 2/3’ten fazlasının kaybı
özsermaye < 0 TTK 376/3 Şirket semayesinn tamamının kaybı hali söz konusudur.

Sermaye kaybı yüzdesi kural olarak, yıllık bilançolara göre hesaplanır. Ancak borca batıklık durumu var ise, ara bilançolar da önem kazanmaktadır.

 

2.1. Sermayenin %0 – %50 arasında kaybı

Şirket nominal sermaye ve kanuni yedeklerinin %50 ve daha küçük bir bölümünü kaybetmişse, TTK md. 376’de herhangi özel bir tedbir öngörülmemiştir.

2.2. Sermayenin %50 – %66,7 arasında bir oranda kaybı

Şirket sermayesinin ve kanuni yedekler toplamının %50 den fazla ve üçte ikiden az bir şekilde karşılıksız kalması halinde, yönetim kurulu veya müdürler kurulu, genel kurulu toplantıya çağırır.(TTK md.376/1, Tebliğ md. 5)

Yapılacak genel kurulda, yönetim organı iyileştirici önlemleri genel kurula sunar.

Yönetim organı (Anonim Şirketlerde yönetim kurulu, Limited Şirket’lerde müdürler kurulu) şirketin finansal durumu hakkında ortakları bilgilendirir.

Yönetim organı iyileştirici önlemleri genel kurula açıklar. Tebliğ’e göre, yönetim organı aşağıdaki iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak genel kurulun bilgisine sunar.

  • Sermayenin tamamlanması,
  • Sermaye artırımı,
  • Bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi,
  • İştiraklerin satışı,
  • Pazarlama sisteminin değiştirilmesi

Sunulabilecek iyileştirici önlemler yukarıdakilerle sınırlı değildir. Örneğin bir binanın satılması da iyileştirici bir önlem olabilir.

Genel kurulun herhangi bir iyileştirici önlem almaması halinde, yapılacak işlem gerek Türk Ticaret Kanunu’nda ve gerekse TTK 376 Tebliğinde açık değildir.

 

2.3. Sermayenin %66,7 – %99,9 oranında karşılıksız kalması

Şirket sermayesi ile kanuni yedekler toplamının en az 2/3’ünün zararlar nedeniyle karşılıksız kalması halinde, Şirket yönetim kurulu (Limited Şirketlerde Müdürler Kurulu) genel kurulu toplantıya çağırır. Toplantıda genel kurul aşağıdaki kararlardan birini almak zorundadır.[2] (Tebliğ md.7)

  • Sermayenin üçte birlik kısmı ile yetinilmesi ve TTK md.473-475 göre sermaye azaltımı yapılması
  • Sermayenin tamamlanması
  • Sermayenin artırılması

Genel Kurul yukarıdaki kararlardan birine karar vermediği takdirde, Şirket kendiliğinden son bulur. Bu şekilde son bulan şirketin tasfiye işlemleri TTK md. 536[3] vd. hükümlerine göre yapılır. (Tebliğ md.11)

 

2.4. Şirketin borca batık olması (Özsermayenin negatif olması)

Şirketin borca batık olma durumu, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması halidir.(Tebliğ md.12)

Borca batık durumda olmanın işaretleri aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilir.

  • Yıllık ve ara dönem finansal tablolardan,
  • Şirketin denetim raporlarından,
  • Erken teşhis komitesinin raporlarından,
  • Yönetim organının belirlemelerinden

Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim organı, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Yönetim organı, hem işletmenin devamlılığı esasına hem de aktiflerin muhtemel satış değerlerine göre çıkarılan ara bilânço üzerinden aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğine karar vermesi halinde toplantıya çağrılan genel kurul aşağıdaki tedbirlerden birini almak zorundadır.[4]

  • Sermayenin üçte birlik kısmı ile yetinilmesi ve TTK md.473-475 göre sermaye azaltımı yapılması
  • Sermayenin tamamlanması
  • Sermayenin artırılması

Şayet genel kurul yukarıda sayılan bu kararlardan birini almadığı takdirde, Şirket yönetim organı Şirketin iflası için mahkemeye başvurur.(Tebliğ Md 12)

Yönetim Kurulu’nun veya Genel Kurulun öngörülen şekilde hareket etmemesi halinde yapılacak işlemler Türk Ticaret Kanunu’nda veya Tebliğ’de açık bir şekilde belirtilmemiştir. Konuyla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.

 

3. Sermayenin tamamen kısmen veya tamamen kaybı halinde alınabilecek tedbirler

3.1. Sermayenin üçte birlik kısmı ile yetinilmesi ve TTK md.473-475 göre sermaye azaltımı yapılması

Sermayenin azaltılmasına dönük düzenlemeler, TTK md. 473 – 475[5] arasında yer almaktadır. TTK md.376/2 uyarınca, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin kaybı üzerine toplanan şirketin genel kurulu, sermayenin üçte biriyle yetinmeye karar verdiği takdirde sermaye azaltımı Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre yapılır. Ancak bu çerçevede yapılacak sermaye azaltımında yönetim organı, alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçebilir.(Tebliğ md.8).

 

3.2. Sermayenin tamamlanması

Sermaye’nin tamamlanması konusu Aynı Tebliğin 9’ncu maddesinde aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

“(1) Sermayenin tamamlanması, bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez.

(2) Sermayenin tamamlanmasında, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından Kanunun 421 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, limited şirketler bakımından ise 603 ve devamı maddeleri uygulanır. Sermayenin tamamlanamaması, bazı ortakların kendi istekleriyle tamamlama yapmasına engel oluşturmaz.

(3) Bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemeler öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır ve takip edilir.”

Tebliğ’deki açıklamaya göre, sermayenin tamamlanması, bilanço açıklarını karşılama amacıyla, Şirket ortaklarınca şirkete karşılıksız para konulması öngörülmüştür. Karşılıksız verilen bu paraların gelecekteki sermaye artırımları için avans olarak nitelendirilmesi ve ortaklara iade edilmesi mümkün değildir. Sermaye tamamlama fonları özkaynaklar içinde sermaye tamamlama fonu hesabında gösterilir.

Düşüncemize göre, Tebliğ’deki açıklama tek başına yeterli değildir. Örneğin, Şirketin ileride kâr ederek, sermaye açıklarını kapatması halinde, ortaklar tarafından verilen fonların, bunu veren ortaklara iade edilebilmesi gerekir. Tamamlama fonunun şirketin geçmiş yıl zararlarıyla mahsubu da mümkün olmalıdır. Benzer bir şekilde yapılacak bir sermaye artırımında, bu tutarların sermayeye eklenebilecek içsel fon olarak değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu tutarların şirket tasfiyesi halinde tıpkı nakdi konulan sermaye payı gibi “üzerinden herhangi bir stopaj kesilmeksizin” ortaklara iade edilmesi gerekir. Ancak bu konuda değişiklik ve düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır.

Yine benzer bir şekilde, ortaklarca konulan bu paraların, vergi uygulamasında tabi olduğu konunun da açıklanması gerekir. Düşüncemize göre, yasal bir zorunluluktan dolayı şirkete konulan bu tutarlar, ihtiyaç duyan şirket için vergilenebilir bir gelir değildir. Söz konusu paralar, tıpkı nakdi sermaye gibi ortaklar tarafından konulan bir para niteliğindedir.

Öte yandan, bu paraları koyan şirketlerin, konulan değerleri kendi bilançolarında, iştirakler veya bağlı ortaklıklar hesabında mukayyet değerle izlemesi uygun olacaktır. İzlenen bu tutarların dövizli bir değer olsa dahi, döviz gibi değerlenmesi uygun değildir.

 

3.3. Sermaye’nin artırılması

TTK md. 376 Tebliğin 10’ncu maddesine göre, sermaye kaybı halinde sermayenin artırılması iki türlü olabilir.

Sermaye azaltımı ile eş zamanlı sermaye artırımı veya yaygın bilinen adıyla “Akordeon sermaye artırımı”.  Genel kurul sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması ile birlikte eş zamanlı olarak istenilen tutarda artırımına karar verilebilir. Sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı sermaye artırımında artırılan sermayenin en az dörtte birinin ödenmesi şarttır.

Genel kurul, sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilebilir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında sermayenin en az yarısını karşılayacak tutarın tescilden önce ödenmesi zorunludur.

 

3.4. Esas alınacak finansal tablolar

Sermayenin kaybı hallerinde en son yıllık bilanço esas alınır. Ancak borca batıklık halinde ara dönem tablolar da dikkate alınabilir.

Şirketlerin sermaye kaybı veya borca batık olma durumları, Türk Ticaret Kanunu’nun 88 inci maddesine göre hazırlanacak finansal tablolar esas alınarak belirlenir. Finansal tabloların düzenlenmesinde ihtiyari olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasının tercih edilmesi halinde, bahsi geçen durum bu şekilde hazırlanan finansal tablolar üzerinden değerlendirilir. (Tebliğ md.13)

Öte yandan, Tebliğin geçici maddesi uyarınca, hazırlanacak özel bilançoda, henüz ifa edilmeyen borçlara ilişkin kur farklarının özkaynaklar arasında gösterilmesi ihtiyaridir. Konu detaylı olarak yazımızın 4’ncü bölümünde açıklanmıştır.

Diğer taraftan, TTK md. 376/3 uyarınca, borca batıklık halinde hem işletmenin devamlılığı esasına hem de aktiflerin muhtemel satış değerlerine göre özel bir bilanço çıkarılır. Bu bilançoya göre, aktiflerin borçları karşılayıp karşılamadığına karar verilir.

 

3.5. Sermaye kaybına uğrayan şirketlerin birleşmesi

Sermaye kaybı veya borca batık durumda olan bir şirket, ancak, kaybolan sermayeyi karşılayabilecek tutarda serbestçe tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.(Tebliğ md. 14/1)

Konuyla ilgili olarak, birleşmeye taraf olan diğer şirketin kaybolan sermayeyi veya borca batıklık durumunu karşılayacak miktarda serbestçe tasarruf edebileceği özvarlığa sahip olma durumu yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir veya bağımsız denetçi raporu ile ortaya konulur.

 

4. Bilanço’da yer alan borçlarla ilgili kur farklarına ilişkin geçici düzenleme

 

Tebliğ’in 15/9/2018 – 31/12/2022 döneminde uygulanacak geçici 1’nci maddesi aşağıdaki gibidir.

“GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir.”

Söz konusu madde ile henüz ifa edilmemiş, borçların değerlenmesi nedeniyle doğacak kur farkı zararlarının, borca batıklık ve sermaye kapsamı hesaplamalarda dikkate alınmayabileceği düzenlenmiştir. Ancak borçların ödenmesi sırasında oluşan kur farkları ise bu kapsamda değerlendirilemez.

Söz konusu Tebliğ düzenlemesi, 1/1/2023 tarihine kadar geçerlidir. Şayet yeni bir düzenleme yapılmadığı takdirde, bu tarihten sonra oluşacak kur farkları ise genel ilkelere göre değerlenmelidir.

Döviz cinsinden veya dövize endeksli borçlarla ilgili kur farkları, borçların dönemsel değerlenmesinde veya ifa edilmesi sırasında ortaya çıkar. TTK md. 376 çerçevesinde yapılacak değerlendirme açısından, yönetim organı tarafından özel bir bilanço çıkartılacak ve bu bilançoda henüz gerçekleşmemiş kur farkı giderleri dikkate alınmayacaktır.

Söz konusu düzenlemeden, borçların değerlenmesi sırasında oluşan kur farklarını geçici bir aktif hesapta izlemek gerektiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, madde hükmü ile sadece, borçların TTK 376’ncı madde bilançosunda gösterimi açısından düzenleme yapmıştır. Bu nedenle, söz konusu borçların değerlemesi nedeniyle oluşan kur farklarının gerek vergi ve gerekse TTK ilkeleri çerçevesinde muhasebe kayıtlarında ve hazırlanacak gelir tablolarında genel ilkelere göre gider veya aktife eklenecek bir değer olarak dikkate alınmaya devam edeceği düşüncesindeyiz.

Düzenleme sadece, yabancı para cinsinden borçlarla ilgilidir. Bu nedenle, yabancı para cinsinden alacak ve varlıklarla ilgili olarak oluşan kur farkları genel ilkelere göre kayıtlarda, bilanço ve gelir tablosunda izlenecektir.

 

Dr. Celal Çelik, Yeminli Mali Müşavir, Ecovis Değer

18 Eylül 2018, İstanbul

 

DİPNOTLAR

[1] Söz konusu Tebliğ 15 Eylül 2018 tarih ve 30536 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

[2] Konuya ilişikin TTK’nun 376/2 düzenlemesi aşağıdaki gibidir.

““3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu

  1. a) Çağrı ve bildirim yükümü

MADDE 376– (1) ..

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3)..”

[3] B) Tasfiye

I – Tasfiye memurları

  1. Atama

MADDE 536– (1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar.

(2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm uygulanır.

(3) Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır.

(4) Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.

 

[4] Konuya ilişkin yasal düzenleme, TTK’nun 376’ncı maddesinin 3’ncü fıkrasında yapılmış olup, ilgili düzenleme aşağıdaki gibidir.

3. Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu

  1. a) Çağrı ve bildirim yükümü

MADDE 376– (1) …

(2) …

(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/16 md.) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”

 

[5][5]TTK’nun ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir.

B) Esas sermayenin azaltılması

I – Karar

MADDE 473– (1) Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini karara bağlar. Genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ve hesap verme ilkelerine uygun olarak açıklanır. Ayrıca yönetim kurulu bu husuları içeren bir raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış rapor tescil ve ilan edilir.

(2) (…) (1) sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette varlığı belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilmez. (1)

(3) Genel kurulun kararına 421 inci maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uygulanır. Kararda (…) (1) sermayenin azaltılmasının ne tarzda yapılacağı gösterilir. (1)

(4) Esas sermayenin azaltılması sebebiyle kayıtlara göre doğacak defter kârı sadece payların yok edilmesinde kullanılabilir.

(5) Sermaye hiçbir suretle 332 nci madde ile belirlenen en az tutardan aşağı indirilemez.

(6) Bu madde ile 474 ve 475 inci maddeler, kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış sermayenin azaltılmasına kıyas yoluyla uygulanır.

II – Alacaklılara çağrı

MADDE 474– (1) Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim kurulu, bu kararı şirketin internet sitesine koyduktan başka, 35 inci maddede anılan gazetede ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, yedişer gün arayla, üç defa ilan eder. İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde, alacaklarını bildirerek bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını isteyebileceklerini belirtir. Şirketçe bilinen alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.

(2) Sermaye, zararlar sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçilebilir.

III – Kararların yerine getirilmesi

MADDE 475– (1) Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya teminat altına alınmasından sonra azaltılabilir; aksi hâlde alacaklılar şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan edilmesinden itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının iptali davası açabilirler. Teminatın yetersizliği hâlinde de yargı yolu açıktır.

(2) Azaltma kararının uygulanabilmesi için, pay senetleri miktarının, değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde azaltılmasının gerekli olduğu hâllerde bu husus için yapılan ihtara rağmen geri verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.

(3) Pay sahiplerinin, değiştirilmek üzere şirkete geri verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar gereğince değiştirmeye yetmezse, bu senetler iptal olunarak bunların karşılığında verilmesi gereken yeni senetler satılıp paylarına düşen miktar şirkette saklanır.

(4) Yukarıdaki fıkralarla, 473 ve 474 üncü maddelerde yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas sermayenin azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış olması olgusu ticaret siciline tescil olunamaz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s