Dövizli fatura düzenlenmesi
Türk hukukunda genel bir düzenleme olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26’ncı maddesinde benimsenen sözleşme özgürlüğü (serbestisi) ilkesi uyarınca taraflar, kanunun gösterdiği sınırlar içerisinde serbestçe sözleşme yapabilirler. Sözleşme serbestisi, hukuk düzeninin sınırları içinde kişilerin irade beyanlarıyla diledikleri hukuki sonuçları meydana getirebilme özgürlüğüdür. Sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca, şahıslar bir satım sözleşmesi bedelini döviz olarak belirleyebilecekleri gibi, dövize endeksli olarak da bedeli belirleyebilirler.
Öte yandan bedeli döviz olarak belirlenen bir işleme ilişkin faturanın Türk Lirası veya yabancı para birimi ile düzenlenip düzenlenemeyeceği konusunda Türk Ticaret Kanunu’nda herhangi açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 2004 yılında Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişiklikle, dövizli fatura düzenlenmesi mümkündür. Konuya ilişkin VUK’nun 5228 sayılı Kanunla değişik 215/2-a bent hükmü aşağıdaki gibidir.
“2. a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.”
Söz konusu madde uyarınca, yabancı para cinsinden fatura düzenlemek mümkündür. Ancak faturanın alıcısının yurt içinde bulunan biri olması halinde düzenlenen faturalarda, bedelin Türk Lirası karşılığı tutarı da faturaya yazılmak durumundadır.
Söz konusu açıklamalara göre, yurt içinde bulunan müşteriler için iki farklı tipte dövizli fatura düzenlemek mümkündür.
İlk alternatifte, mal veya hizmetin dövizli tutarı yukarıya yazılırken, fatura altına toplam TL karşılık yazılır.
İkinci bir alternatif olarak, mal veya hizmet tutarının Türk Lirası Karşılığı esas alınarak faturanın üstüne yazılır, fatura altında uygun bir yere, mal veya hizmetin döviz karşılığı yazılır.
385 numaralı VUK Genel Tebliği ile yurt içindeki müşterilere yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda Türk para birimi karşılığının olmaması halini usule ve şekle ilişkin bir usulsüzlük olarak nitelendirmiş ve bu fiil dolayısıyla mükelleflere VUK’nun 252/II-7 hükmü uyarında ikinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Konuya ilişkin olarak bir kararında Danıştay, yurt dışındaki müşteriye döviz cinsinden kesilen fatura üzerine döviz kuru yazılmamış olmasının bu belgeyi hiç düzenlenmemiş olarak nitelendiremeyeceğini belirterek, mükellef hakkında kesilmiş özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına hükmetmiştir.[1]
[1] Özet kararın alındığı kaynakta ceza kesilmesi gereken dönemden söz edilmemiştir. Ancak 2005 tarihli kararın içeriğinden, söz konusu kararın VUK’nda 5228 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki bir dönemle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü 5228 sayılı Kanuni düzenlemeden sonra, yurt dışına düzenlenen faturalarda, Türk parası karşılığının gösterilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Karar metni aşağıdaki gibidir. (Dnş.4.D., T.21.12.2005, E.2005/1581, K.2005/2525, (Yaklaşım, Sayı.164, Ağustos 2006, s.284.))
“Yurt dışındaki müşterilere döviz karşılığı yapılan satışlarla ilgili olarak düzenlenen faturalarda döviz kurlarının yazılmadığı ileri sürülerek davacı adına özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. … Döviz üzerinden olsa bile fatura düzenlenerek alıcısına verilmiş olup, faturanın Türk Lirası olarak değil döviz olarak düzenlenmesi nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılmayacağı gerekçesiyle özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ….”